olmaz mı.. incecik çok kibar, çok zarif bir kaportam var. Mercedes ya da BMW ile kıyaslarsan kağıt gibi denebilir hatta
ağırlığı (toplam ağırlığı) azaltmak için bir taktik bu. özellikle Japonlar, bir aracı hafifletmek söz konusu olduğunda bu tür tasarımlar geliştirmekte uzmandırlar. ve -tabiri caizse- gözünün yaşına bakmaz o makineyi hafifletmek ama aynı zamanda sağlam tutmak için çok radikal yollar bulurlar.
bir örnek vermek isterim: ZERO avcı uçağı, II. Dünya savaşının en uzun menzilli uçağıdır. İngiliz Spitfire, Alman Masserschmitt, Amerikan Mustang gibi çok gelişkin uçaklar arasında Japon A6 M Zero ayrı bir teknoloji harikasıdır. menevra kabiliyeti ve dikey tırmanmada bir çoğundan üstün bir savaş uçağıdır. ayrıca bakımı, onarımı çok kolay ve pratiktir (daha az karmaşıktır, basit bir yapısı ve az bileşeni vardır) tüm bunların sebebi de hafif tasarımıdır.. fakat bunu sağlamak için yakıt depolarının hatta pilot kabinin zırhını bile inceltmekten çekinmemişlerdir! (bu savaş koşullarının getirdiği bir zorunluluktur. ki aynı zamanda hatadır...)
savaş halinde kendi emrindeki askerin hayatına verdikleri değerle karıştırmayalım: arabalarımızda da hafiflik uğruna bu tür uygulamalar yapsalar da can güvenliği söz konusu olduğunda Japonların karnesi bildiğimiz gibi sağlamdır. yan etkisi ise arkadaşımın bahsettiği ve benzeri durumlar.. bence göçük sorunu dedikleri şey de bunun paralelinde düşünülmeli.. ayrıca meraklanmayın: aracın -FB7 ya da FC5- üretim bandı videolarını çarpışma testlerini izlediğinizde, sağlam bir şase üzerinde durduğunu anlayabiliyorsunuz. çarpışma testlerinde dikkat ederseniz kabuk tabir edebileceğimiz kaporta kolayca dağılırken, kabin sapasağlam duruyor.
bir öğrencim FC5 ile 6-7 takla atıp burnu kanamadan atlatmıştı mesela.. şükür.. düşünmesi bile hoş değil ama, örnek vermek istedim. bu tür bir çok tecrübe biliyorum. kaporta kolayca dağılıyor ama, insanlar büyük kazaları az zararla atlatabiliyorlar. yani can güvenliği konusunda aracımın güvenliği konusunda kafam rahat.
varsın kaportası ince olsun..
